'İtibar Yönetimi' denince akla gelen ilk isim
Ege Üniversitesi, Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu'nu bitiren Salim Kadıbeşegil, meslek yaşamına gazetecilik ile başlamıştır; ancak Turizm Bakanı olan Alev Coşkun'un onu keşfetmesi sayesinde yolu önce Ankara'ya oradan da ABD'ye uzanmıştır. Bu yol da onun Halkla İlişkiler ile tanışmasına, ardından da Türkiye'de itibar yönetimi, halkla ilişkiler ve marka yönetimi denince akla gelen ilk isim olmasına vesile olmuştur.
1954'te Ankara'da doğan Kadıbeşegil, Atatürk'ün yurt dışına gönderdiği başarılı ziraat mühendislerinden olan bir babanın oğludur. Babasını üç buçuk yaşında kaybetmiştir. Bu durum annesinin ona ve ağabeylerini tek başına yetiştirmeye zorlamıştır ve Kadıbeşegil, hayatın zorluklarıyla küçük yaşlarında yüzleşmiştir. İlk, orta ve lise eğitimini yatılı gören Kadıbeşegil, üniversiteyi ise İzmir'de okumuştur.
"Boşa Harcanmış 4 yıl"
Ege Üniversitesi, Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu'nu bitirmiştir; ancak aldığı dört yıllık eğitim sürecinde halkla ilişkiler ile ilgili hiçbir eğitim almamış ve özel bir ilgi alanı edinmemiştir.
Üniversite hayatı boyunca çalışan Kadıbeşegil, her zaman ayağını yorganına göre uzatan bir kimlik edinmeye o dönemlerde başlamıştır. ilk parasını üniversitenin Eczacılık Fakültesi kantininde tost yaparak kazanan Kadıbeşegil, üçüncü sınıfa geldiğinde ise Demokrat İzmir gazetesinde çalışmaya başlamıştır. Bunu Günaydın Gazetesi takip etmiştir. Gazetecilik yapması, okulunu okuyorken öğrendiklerini pratiğe dökmesini sağlamıştır.
Üniversite hayatı boyunca gelecek planlaması yapmayan Kadıbeşegil, bu meslek için ise İzmir'i her zaman yetersiz bulmuştur. Televizyonun popüler olduğu dönemde ise TRT'ye girmek bir hayal olmuştur. Kadıbeşegil'in ise yurt dışına çıkma durumu olmamıştır; çünkü yeteri kadar parası yoktur. Umutsuzluğun hakim olduğu bir dönemde ise Turizm Bakanı Alev Coşkun'un Kadıbeşegil'i keşfetmesi onun için bir şans olmuştur.
İzmir'den Amerika'ya Uzanan Yolculuk
1978 yılında CHP'nin yeni bir hükümet kurması Kadıbeşegil için de bir dönüm noktası olmuştur. İzmir'den milletvekili olan Alev Coşkun ise bir şans. Kadıbeşegil, Turizm Bakanı olan Coşkun'a telefon ile telgraf yazdırarak tebrik etmiş ve böylece başarı hikayesi başlamıştır. Coşkun, Kadıbeşegil'i basın müşaviri olarak Ankara'ya çağırmıştır. bunu Washington'a tayininin çıkması takip etmiştir. Böylece hem çalışmış hem de hayali olan master programını gerçekleştirmiştir. Amerika ise onun halkla ilişkilerin gerçek kimliğiyle tanışmasına olanak sağlamıştır; ancak 12 Eylül Darbesi'nin rüzgarı Amerika'ya ulaşmış ve askerlik görevini yapmak için Türkiye'ye geri dönmüştür.
Askerlik görevini yapan Kadıbeşegil, işsiz olmasına karşın Amerika'da öğrendikleriyle kendisini dolu dolu hissetmiş ve İzmir'de Ege Bölgesi Sanayi Odası'nda çalışmaya başlamıştır. Bu dönemde halkla ilişkiler adına ne biliyorsa uygulamıştır. Hem halkla ilişkilerin Türkiye'ye yeni giren bir uygulama alanı olması hem de Kadıbeşegil'in Amerika'da öğrndikleri halkla ilişkiler alanında yürümesi konusunda onu cesaretlendirmiştir.
"1992 yılında halkla ilişkiler alanında konuşması/panelist/yazar/hoca konumunda olan ilk beş kişiden biri olacağım."
Kadıbeşegil, 10 yıllık planını bu şekilde organize edip çalışmalara başlamıştır. Amerika'daki birikimlerini derleyip bu mesleği benimseyen öğrenciler, gençler ve profesyoneller için kaynak kitap yazmış ve 1985 yılında bu kitap yayımlanmıştır. Bunu ise yine 1985'te İzmir Halkla İlişkiler Derneği'nin kurucu başkanı olması takip etmiştir. Bunların yanında, Ege Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi'nde konuşmalar yapmıştır. 1990 yılına gelindiğinde ise İzmir'in ikinci halkla ilişkiler şirketi olan ORSA'yı kurmuştur.
ORSA, birçok açıdan Türkiye'de ilkleri gerçekleştirmiştir. Halkla ilişkiler alanında ilk kurumsallaşan şirket olmuştur. Bunun yanında dünyaya açılarak Helsinki'de düzenlenen CERP (Avrupa Halkla İlişkiler Dernekleri Konfederasyonu) ve ICCO (Uluslararası İletişim Danışmanlıkları Birliği) toplantılarına Türkiye'den yalnızca Kadıbeşegil katılmıştır. Halkla ilişkiler sektöründeki ilk web sitesi ise yine 1996'da ORSA tarafından açılmıştır. Görüldüğü gibi her zaman iyi yapılan işler akılda kalır; ancak Kadıbeşegil bu dönemlerde birçok zorluğunda üstesinden gelmeyi başarmıştır. 2001 yılındaki ekonomik kriz, tüm şirketler gibi ORSA'yı da vurmuştur. Kadıbeşegil'in ise iki seçim şansı olmuştur: ya ORSA'yı kapatacak ya da kimseyi mağdur etmeden yoluna devam edecek. Kadıbeşegil, ikinci yolu seçip yoluna devam etmiştir; ancak bunu sadece danışmanlık alanında devam ettirmiştir.
"Hayatımın en büyük dönüm noktası Aysen."
Kadıbeşegil'in hayat arkadaşı olan Aysen Hanım, ona her zaman, nikahlarında verdikleri söz gibi, iyi günde ve kötü günde destek olmuştur. Kadıbeşegil, evliliği hakkında "Doğru bir insanla evlenmek ve yaşamın tüm zorluklarına karşı birlikte mücadele edecek, çözüm üretecek iyi bir yaşam ortağı bulabilmek çok zor. 1978 yılında eşim Aysen ile yaptığım evlilik, kariyer yolculuğumun kazasız sürebilmesinin güvencesi olmuştur" demiştir.
"Gençlerden çok şey öğreniyorum."
Günümüzde Bahçeşehir Üniversitesi'nde ders vermekte olan Kadıbeşegil, gençlerden çok şey öğrendiğini dile getirmektedir. " Yaşamın dinamikleri, değerleri, dünyaya bakış açıları... Bunlar beni her zaman heyecanlandırıyor." diyen Kadıbeşegil, son üç kitabını ise kızı Pırıl sayesinde yazdığını dile getirmiştir.
"Başarı için hedefinizin sağlam olması gerek."
Başarılı bir girişimci olan Kadıbeşegil, başarısını 10 yıllık ve beş yıllık olmak üzere yaptığı gelecek planlarına bağlamaktadır. Gençlere de her zaman tavsiyesi "Gelecek planları yapın ve bu planların altını doldurun!" olmuştur. Bunun yanında ilgi alanlarının da kişinin vizyonunu genişlettiğine inanan Kadıbeşegil, "Bir planınız olmasa da bir ilgi alanınız olsun." demektedir.
Gülşen Turan
Bilgiler Salim Kadıbeşegil ile yapılan röportaj sonucunda elde edilmiştir.
