top of page

Özel bir Türk ressam…Görmemesine  rağmen çizdiklerinin bu denli gerçeği yansıtması, resim yapmanın onda bir tutkuya dönüşmesini sağladı.

 

 

      Armağan, 1953 İstanbul doğumlu. Doğuştan görme engelli. Dört yaşından sonra bir şeyleri fark etmeye başladı. Bunu kendisi şu şekilde ifade ediyor "Evde annem babama ya da dışarıdaki insanlar birbirlerine hiçbir zaman Önüne bak, ‘Dikkat et’ demiyorlardı, ‘Şuradan araba geliyor’, ‘Önünde çamur var’ gibi sözleri sadece bana söylüyorlardı." "Niye bir tek bana söylüyorlar?" diye dikkatini çekmeye başladı. Babasına sordu ve babası kendisine durumu anlattı. Tabii durumu öğrendiğinde yaşı küçük olduğu için çok büyük psikolojik sorunlar yaşadı.

 

 

      Kelebek, ilk çizdiği resimdi. Babası düz bir tahta üzerine çiviyle kelebeği kazıdı. Onu örnek olarak koydu sağ tarafa, sol tarafa da kartona çiviyle aynısını çizdi. Kendisini bu şekilde bir teknik geliştirmişti, o zamanlarda. Kendisi ne çocukken ne de yetişkinken hiçbir sanat öğrenimi görmedi. Kendi kendine yazmayı öğrendi. Bütün gün babasının dükkanında baca boruları keserek babasına yardım ederdi, boş kaldığında da resim çizerek zamanını geçirirdi. Babası tarafından hep desteklendi. Babasının asla unutamadığı bir sözü ‘’Bir  gün ünlü bir ressam olavaksın, insanlar sana hayranlık duyacak‘’. Ama kendisine görmek nasip olmadı. 6 yaşındayken kalem ile kağıt üzerine çizmeye, 18 yaşında ise önce parmakları ile kağıt üzerine, sonra da kartona yağlı boya ile resim yapmaya başladı. Yağlı boyadan akrilik boyaya ve ardından da tuvale geçti. Elleri artık onun gözleri olmuştu. 

 

 

 

 

''Ellerim artık benim gözlerim oldu.'' 

 

Doğuştan görme engelli Eşref Armağan hiçbir zaman gün batımını, çiçek açan gülleri ve renkleri görmedi. Görmeden yaptığı eserler karşısında duygulanmamak mümkün değil. Hiçbir sanat eğitimi görmedi. Yaşamı boyunca görmediği nesneleri parmak uçlarıyla dokunarak onları başarıyla resmedebildi. 'The Colors of Darkness' isimli ödüllü belgesele konu oldu. Resmedebilme yeteneği nedeniyle Harvard Üniversitesinde profesörler kendisinin beyin fonksiyonlarını inceledi, bunun sonucunda Armağan'ın bir nesneye dokunduğunda beynindeki görülen cisimlerin algılanması ile ilgili bölümün harekete geçtiğine şahit oldular.

Ben resme bir anda başlamadım,

Çok çaba sarf ettim.

      Resim yapmayı öğrenmek için hep çabaladı. Birçok cismin üzerinde "Hangisi hangi renk olur? Ya da farklı yönlerden nasıl görünür?" gibi çalışmalar yaptı nasıl olduğunu öğrendi. Bir gün sıra elmaya geldi. Elmanın yuvarlak olduğunu öğrendi ve gören biri Armağan’a elmanın nasıl çizildiğini anlattı, ne renklerde olabileceğini söyledi. Sonra elmayı çizmeye karar verdi. ‘’Elmayı yuvarlak çiziyorum kırmızı boyayı arıyorum bulamıyorum. ‘Nasıl yapacağım kendi kendime bir teknik uydurmam lazım’ dedim. Boyaları sıraya dizdirdim. Yani gören birine dedim ki öne beyazı koy onun arkasında siyah, sarı, kahverengi, kırmızı, mavi ve yeşil sırada dursunlar ben o sırayı hiç unutmuyorum ve bozmuyorum. Çocukluğumdan beri boyaları bu sıra içerisinde kullanıyorum. Hangi rengi istiyorsam o rengi alıyorum ve geri aynı yerine koyuyorum". Bu şekilde renklerin isimlerini ve hangi sırada olduklarını ezberledi.

© 2023 by Sarah Lane. Proudly created with Wix.com

  • Facebook Basic Black
  • Twitter Basic Black
  • Instagram Basic Black
bottom of page